Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

içi dayanmamak

  • 1 içi dayanmamak

    Türkçe-rusça sözlük > içi dayanmamak

  • 2

    1.
    1) врз. вну́тренность, вну́тренняя часть (чего-л.)

    evin içi — вну́тренняя часть до́ма

    2) внутренняя часть, заключённая в твёрдую оболочку: сердцеви́на, ядро́

    ağaç içi — ядро́ древеси́ны

    badem içi — минда́лина

    ekmek içi — мя́киш

    3) начи́нка, фарш

    kabak içi — начи́нка для кабачко́в

    4) вну́тренности, нутро́, утро́ба

    içi bulanmak — мути́ть, испы́тывать тошноту́

    5) се́рдце, душа́, духо́вный мир ( человека)

    içim ferah — на душе́ у меня́ ра́достно

    içimde bir heyecan vardı — у меня́ на душе́ бы́ло ка́к-то неспоко́йно

    içime bir şüphe düştü — в меня́ вкра́лись сомне́ния

    6) то, что совершается в пределах чего-л.

    şehir içi haberleşme — внутригородска́я перепи́ска

    aile içi ilişkiler — внутрисеме́йные отноше́ния

    7) разг. содержа́ние
    2.
    1) врз. вну́тренний

    iç avlu — вну́тренний двор

    iç kapı — вну́тренняя дверь

    2) ни́жний, нате́льный ( о белье)
    3.
    в функции служ. имени

    içine — в, во что, внутрь чего

    - içinden
    ••
    - içini açmak
    - içi almıyor
    - içine almak
    - içine atmak
    - içi bayılmak
    - içini boşaltmak
    - içi cız etti
    - içi çekmek
    - içine çekmek
    - içini çekmek
    - iç çekmek
    - iç geçirmek
    - içi çıfıt çarşısı
    - içinden çıkmak
    - içini çürütmek
    - içi daralmak
    - içi dayanmamak
    - içine dert olmak
    - içi dışı bir
    - içi dışına çıkmak
    - içine doğmak
    - içine dokunmak
    - içini dökmek
    - içinde duymak
    - iç etmek
    - içine etmek
    - içi ezilmek
    - içini ezmek
    - içinden geçirmek
    - içi geçmek
    - içinden geçmek
    - içinden gelmek
    - iç gıcıklamak
    - içi gitmek
    - içine hüzün çökmek
    - içim ısınıyor
    - içi içine geçmek
    - içine işlemek
    - içi içine sığmamak
    - içi içini yemek
    - içi kabul etmemek
    - içi kalkmak
    - içi kabarmak
    - içi kan ağlamak
    - içinden kan gitmek
    - içine kapanmak
    - içi kararmak
    - içi kazınmak
    - içi kıyılmak
    - içinden bir şeyler kopmak
    - içine kurt düştü
    - içini kemirmek
    - içini kurt yemek
    - içinden okumak
    - içini okumak
    - içine oturmak
    - içine öyle gelmek
    - içi paralanmak
    - içi parçalanmak
    - içi parça parça olmak
    - içim rahat değil
    - içini sarmak
    - içine sıçmak
    - içi sıkılıyor
    - içini sıkmak
    - içi sızlamak
    - içi burkulmak
    - içine sokacağı gelmek
    - içi sürmek
    - içine tükürmek
    - içi yağ bağlamak
    - içinin yağı erimek
    - içini yakmak
    - içi yanmak
    - içinden yanmak
    - içini yemek
    - içinde yüzmek
    - para içinde yüzüyor

    Türkçe-rusça sözlük >

  • 3 can

    "1. soul. 2. life. 3. person, individual. 4. energy, zeal, vigor; vitality, strength. 5. dervish orders brother, friend; disciple. 6. dear, lovable. -ım 1. darling, honey, my dear. 2. my dear fellow; my dear lady (often used in reproach or objection). 3. precious, lovely. -ı acımak to feel pain. -ına acımamak to live without thinking of one´s own comfort. - acısı acute pain. -ını acıtmak /ın/ to cause (someone) acute pain. -ı ağzına gelmek to be frightened to death. - alacak nokta/yer the crucial point. - alıp can vermek to be in agony; to be in great distress. -ını almak /ın/ to kill. - arkadaşı close companion, intimate friend. - atmak /a/ to desire strongly, want badly. -ını bağışlamak /ın/ to spare (someone´s) life. - baş üstüne! I´ll do it gladly!/Gladly! -la başla çalışmak to put one´s heart into a job, work with determination and enthusiasm. - benim canım, çıksın elin canı. colloq. I´ll look out for number one. - beslemek to feed oneself well. -ından bezmek/bıkmak/usanmak to be tired of living. - boğazdan gelir/geçer. proverb One cannot live without food. - borcunu ödemek to die. -ı burnuna gelmek 1. to be overwhelmed with trouble. 2. to be fed up. -ı burnunda olmak to be worn out, be exhausted. - cana, baş başa everyone for himself. -a can katmak to delight greatly, increase one´s pleasure. -ı cehenneme! To hell with him! -ını cehenneme göndermek /ın/ colloq. to kill. -ım ciğerim my darling. - çabası the struggle to support oneself. -ı çekilmek to feel exhausted. - çekişmek to be dying in agony. -ı/gönlü çekmek /ı/ to long (for). -ını çıkarmak /ın/ 1. to wear out, tire. 2. to wear (something) out. -ı çıkasıca/çıksın! May the devil take him! -ı çıkmak 1. to die. 2. to get very tired. 3. to get worn out. - çıkmayınca/çıkmadıkça/çıkar huy çıkmaz. proverb People never change. - damarı vital point, most sensitive spot. - damarına basmak /ın/ to touch on the most sensitive spot of (someone, something). -ını (bir yere) dar atmak just barely to make it to (a safe place). - dayanmamak /a/ to be intolerable. -ına değmek /ın/ 1. to please greatly. 2. to cause joy to the spirit (of a deceased person). - derdine düşmek to struggle for one´s life. “-ım” dese “canın çıksın” diyor sanmak to hear “darling” and understand “damn you.” - direği sound post (of a violin). -ını dişine takmak to make a great effort, put one´s back into it, go all out, give it one´s all. - dostu dear friend. -ına düşkün (one) who takes good care of himself. - düşmanı mortal enemy. - evi 1. the upper part of the belly. 2. heart. 3. the vital spot. - evinden vurmak /ı/ to attack (a person) where he is most sensitive and vulnerable. -ına ezan okumak /ın/ slang to kill, destroy. - feda! Wonderful!/Superb! -dan geçmek to give up the ghost. -ına geçmek/ işlemek/kâr etmek /ın/ to touch (someone) to the quick. - gelmek /a/ to be refreshed, revive. -ı gelip gitmek to have fainting spells. -ı gitmek to worry about the safety and well-being of someone or something. - halatı naut. life line. - havliyle in a desperate attempt to save one´s life. -ımın içi my darling. -ının içine sokacağı gelmek /ı/ to feel a strong wave of love (for). -ı ile oynamak to do dangerous things. -ı istemek /ı/ to desire. -ın isterse. If you like./I don´t care. - kalmamak /da/ to have all the life drained out (of). -a kasıt law intent to murder. -ına kastetmek /ın/ to plot against (someone´s) life. - kaygısına düşmek to fight for one´s life. -ına kıymak 1. /ın/ to kill without pity. 2. to commit suicide. 3. to wear oneself out. - korkusu fear of death. - kulağı ile dinlemek to be all ears; /ı/ to listen intently (to). - kurban! colloq. How wonderful! -ını kurtarmak 1. to save one´s life. 2. /ın/ to save (someone´s) life. - kurtaran yok mu! Help!/Save me! -ına/-ıma minnet! colloq. What more could one want!/So much the better! -ına okumak /ın/ 1. to harass. 2. to destroy, ruin. - pahasına at the risk of one´s life, a

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > can

  • 4

    ",-çi 1. the interior, the inside, the inner part or surface. 2. see içinde. 3. insides, innards (internal organs of a person or animal). 4. (a person´s) true self, heart, soul: Merak etme, Safigül´ün içi temiz. Don´t worry, Safigül´s a good soul at heart. Eğer içinde varsa, bir yolunu bulup üniversiteyi bitirir. He´ll find a way to finish university, if he really wants to do so. 5. inner part (of a nut or seed), kernel; inner part (of a fruit), meat, flesh. 6. stuffing, filling (material used to stuff or fill something). 7. inner, inside; interior; internal. 8. domestic, internal (as opposed to foreign). 9. inland (as opposed to coastal). -ler acısı heartrending, heartbreaking. - açı interior angle. - açıcı gladdening, glad, cheering, heartening. -ini açmak 1. /a/ to pour out one´s troubles (to), unburden oneself (to). 2. /a/ to make one´s feelings clear to (someone who has annoyed or angered one). 3. /ın/ to cheer (someone) up, gladden (someone), gladden (someone´s) heart, lift (someone´s) spirits: Bu haber Nefise´nin içini açtı. This news gladdened Nefise´s heart. -ine alan including. -ine alma inclusion. -ine almak /ı/ to include, encompass; to hold, contain. -i almamak /ı/ 1. not to feel like eating (something). 2. to be reluctant to (do something). -ine ateş düşmek to suffer a grievous emotional blow. -ine atmak /ı/ 1. to keep (a worry, a problem) to oneself. 2. to store away in one´s memory (an insult which one has appeared to disregard). - bağlamak (for the kernel of a nut or seed) to become plump, fill its shell, hull, or husk. - bakla shelled broad beans. -ine baygınlıklar çökmek to feel like screaming (because one finds something extremely tiresome or exasperating). -i bayılmak 1. to feel faint (with hunger). 2. to feel full and thirsty (after eating too much rich food). -ini bayıltmak /ın/ 1. (for an over-sweet food) to make (one) feel sick. 2. to exasperate (someone) (by talking too much or dillydallying). -i beni yakar, dışı eli (yakar). colloq. Others only know his outward charm, whereas I know his inner nastiness. - bezelye shelled peas. -ini bir kurt yemek/kemirmek for a doubt to nag one. -ini boşaltmak 1. to blow one´s stack. 2. to pour out one´s troubles (to). -i bulanmak 1. to feel nauseated. 2. to get suspicious. - bulantısı nausea. -i burkulmak to feel a deep pang of sadness. - bükün ling. internal inflection. - cep tailor. inside pocket. -i cız etmek 1. suddenly to feel a tug at one´s heartstrings; suddenly to be touched to the quick. 2. suddenly to feel very sad, very dispirited, or very discouraged. - çamaşırı underwear. - çekmek 1. to sigh. 2. to sob. -i çekmek /ı/ to have a longing for, desire. -ine çekmek /ı/ to breathe in, inhale. -ini çekmek to sigh. -i çıfıt çarşısı evil-minded. -inden çıkılmaz impossible, (something) which seems insuperably difficult; insoluble, insolvable (problem): içinden çıkılmaz bir hal an impasse. -inden çıkmak /ın/ successfully to manage, carry out, or do (a difficult job); to solve (a difficult problem). -i dar impatient, restless (person). -i daralmak to be depressed, be distressed. -i dayanmamak /a/ 1. to be unable to stand by and do nothing. 2. for (one´s) conscience not to let one do (something). 3. not to be able to stand or bear (something) (because of jealousy). -ine dert olmak to be unhappy at having failed to accomplish (something). -i dışı bir unaffected, free of hypocrisy, genuine. -i dışına çıkmak 1. to vomit, throw up. 2. to have been so bounced about and jolted that one feels nauseated. -inden doğmak see -inden gelmek. -ine doğmak /ın/ intuitively to feel that, have a feeling that (something is going to happen): Böyle bir şey olacağı içime doğmuştu. I´d had a feeling something like this would happen. -ine dokunmak /ın/ to sadden; to pain. - donu underpants. -ini dökmek /a/ to pour out one´s troubles (to), unburden oneself (to). - dünya (a person´s) inner world, inner self. -i erimek to be greatly worried

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük >

См. также в других словарях:

  • içi dayanmamak — acıklı bir durumu kaldıramamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»